21 Tem 2009

SES BİLGİSİ


Ses ve Harf

Ses ve harf kavramları en çok karıştırılan kavramlar arasında yer alıyor. Konunun uzmanı olmayan kişiler zaten her iki kavram için de sadece harf terimini kullanırken, uzmanların da ses ve harf'i aynı anlamda kullandıkları görülebiliyor.

Ses, ciğerlerden gelen havanın oluşturduğu titreşimler, duyma organları tarafından algılanan fiziksel niceliklerdir ve dili oluşturan en küçük birimdir Harf ise bu sesleri gösteren sembollerdir ve doğal olarak bir ses için her alfabede farklı semboller kullanılabilir...

Alfabe

Sesleri gösteren harflerin belli bir sıraya dizilmiş bütünü alfabe olarak adlandırılır. Yunan alfabesinin ilk iki harfi olan alfa ve beta sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. abece adı ile de karşılanmaktadır.

Alfabeler, harflerin sesleri, heceleri ya da sözcükleri göstermeleri açısından üç bölüme ayrılırlar.

01.11.1928 tarihinde kabul edilmiş olan Latin kökenli Türk alfabesinde yer alan 29 harf şu biçimde sıralanmıştır:

Aa Bb Cc Çç Dd Ee Ff Gg Ğğ Hh İi Iı Jj Kk LI
Mm Nn Oo Öö Pp Rr Ss Şş Tt Uu Üü Vv Yy Zz


Latin kökenli Türk alfabesi sesleri gösteren, yani sesçil bir alfabedir ve sözcüklerin ön sıradan (ince) ya da art sıradan (kalın) oluşunu ünlüler belirlediğinden, g, k gibi ince ve kalın biçimi bulunan ünsüzler için birer harf kullanılması yeterli görülmüştür.

Ünlü Fonemler - Yazı Diline Ait Ünlüler
Türk yazı dilinde bulunan sekiz ünlü fonem (a, e, ı, i, o, ö, u, ü ) çeşitli açılardan sınıflandırılabilir.



Ünlü Fonemler - Anadolu Ağızlarına Ait Ünlüler

Anadolu Ağızlarına Ait Ünlü Fonemler: Anadolu ağızlarında yaygın olarak kullanılan kapalı e sesi Eski Türkçede, yazı dilinde yer alan dokuzuncu ünlüydü. Bugün sadece ağızlarda duyuluyor. e ve i sesleri arasında yer alan, i sesine daha yakın olan bu fonem bugün kimi sözcüklerde bütünüyle i sesine değişmiş olarak bulunuyor. Bugün el "halk; ülke", et-, ye-, ver-, yer, er "erken", de-, yel gibi sözcüklerin ağızlarda il, it- yi-, vir-, yir, ir, di- , yil biçiminde söylenmelerinin nedeni budur. Ancak kapalı e sesi ağızlarda her zaman net bir i sesi olarak duyulmuyor. Çoğu zaman e ve i arasında sesletiliyor. Standart Türkçeye aykırı olan bu durum eğitim düzeyine bağlı olarak azalıyor.


Ünlü Fonemler - Yazı Dilindeki Ödünç Sözcüklerde Bulunan Fonemler

Ön a Ünlüsü:

Türk alfabesinde tek a sesi gösterildiği halde, söyleyişte, dilimize daha çok Arapçadan girmiş olan sözcüklerde bulunan ve biraz e sesine yakın olan bir a sesi daha vardır. Bu ses eklenme sırasındaki ünlü tercihi ile kolayca tanınır.

Örneğin;

harp "savaş", sözcüğünde ön a bulunduğu için ek alınca harb-e oluyor, harb-a değil! Oysa eşsesli gibi görünen harp "müzik aleti" sözcüğü aynı durumda -a ünlüsünü alıyor: harp-a.

Sayılan fazla olmayan bu sözcükleri bilmek ve doğru telaffuz etmek gerekir:

kalp "yürek" > kalb-e, fakat kalp "sahte" > kalp-a.
yar "sevgili" > yar-e, fakat yar "uçurum" > yar-a.

ön a ünlüsü için her zaman böyle sözcük çiftleri yoktur:

harf > harf-in
hadd > hadd-i
vals > vals-i
dikkat > dikkat-siz
lügat > lügat-e
sıhhat > sıhhat-e
hakikat > hakikat-ler
saat > saat-e
seyahat > seyahat-e
istirahat > istirahat-e
menfaat > menfaat-çi
tabiat > tabiat-te

Son altı örneğin ikinci a ünlüleri ön a'dır.

Yazı Dilindeki Ödünç Sözcüklerde Bulunan Uzun Ünlüler:

Eski Türkçe'de bulunan uzun ünlüler bugünkü Türkçede kısalmıştır. Bugün sadece yad el "yabancı ülke" deyimindeki yad sözcüğünün ünlüsü uzun olarak söylenmektedir. Bir de yine Türkçe yarın sözcüğünün a ünlüsünün zaman zaman uzun söylendiği duyulmaktadır. Eski Türkçe'den gelme olan bu özellik yanlış sayılmamakla birlikte, yad sözcüğünde olduğu gibi bir genel kabul görmemiştir ve kısa olarak söylenmesi daha doğrudur.


Ünlü Fonemler - Ünlü Fonemlerle İlgili Özellikler


Önlük-Artlık Uyumu:

Yaygın olarak büyük ünlü uyumu adıyla bilinen bu özellik yalnız Türkçe kökenli sözcüklerle ilgilidir. Bu uyuma göre Türkçe bir sözcükte ya ön ünlüler (yaygın ve yanlış kullanıma göre ince ünlüler), ya da art ünlüler (yaygın ve yanlış kullanıma göre kalın ünlüler) bulunur.

Art Ünlüler: a, ı, o, u
Ön Ünlüler: e, i, ö, ü

o ve ö ünlüleri yalnız ilk hecede bulunabildiğinden, Türkçe sözcüklerdeki ünlü sıralanışı genel olarak şöyledir:

İlk Hece Diğer Heceler

e, i, ö, ü e, i, ü
a, ı, o, u a, ı, u


Türkçe Sözcüklerde Uyumun Bozulması

Önlük-artlık uyumu bir sözcüğün Türkçe olup olmadığını anlamamıza yardımcı olabilir ancak Türkçe oldukları halde pek çok nedenle önlük-artlık uyumu dışında kalmış olan sözcüklerimiz de vardır. Bu nedenleri sıralarsak:

a. Birleşik sözcükler doğal olarak bu uyumun dışında kalabilirler: gecekondu, atasözü, bugün (bu sözcük İngilizce today karşılığında kullanılıyorsa bitişik, this day karşılığında kullanılıyorsa ayrı yazılır) vb.

b. Eski Türkçe'de uyuma girdiği halde bugün çeşitli nedenlerle uyumdan çıkmış sözcükler vardır: anne, kardeş, elma, şişman, inan-, hani, hangi, dahi (bağlaç) vb.

c. Türkçede uyuma girmeyen ekler vardır ve bu ekleri alan sözcüklerde önlük-artlık uyumu bozulabilir. Sıralarsak:

-daş, -taş: din-daş, meslek-taş, fikir-daş vb.
-leyin: akşam-leyin, sabah-leyin vb.
-ken: oynar-ken, çocuk-ken vb.
-mtırak: ekşi-mtırak, yeşil-i-mtırak vb.
-ki: yukarıda-ki, ağaçta-ki vb.
-yor: gel-i-yor, sürüklü-yor (< sürükle-), çek-iyor vb.

Ödünç Sözcüklerde, Eklenme Sırasında Uyumun Bozulması

Alınma sözcükler de eklenme sırasında önlük-artlık kuralına uyarlar. Yani ek, sözcüğün son ünlüsüne göre seçilir. Ancak iki durumda bu uyum bozulur:

1. Son ünlüsü ön a olan sözcükler art ünlülü değil, ön ünlülü ekler alırlar: harf-e, seyahat-i gibi. Bkz. 3.3.1. Ön a Ünlüsü.
2. Son ünsüzü öndamaksıl (ince) k ve 1 olan sözcükler, art ünlü bulundursalar bile ön ünlülü ekler alırlar: rol-ü, gol-e gibi.
Bkz. 4.3. Yabancı Sözcüklere Özgü Ünsüz Fonemler

Türkçeye uzun süre önce girmiş olan bir kısım sözcükte de önlük-artlık uyumu görülür:

ortanca < Holland. hortensia
Çarşamba < Farsça çeha:r "dört" + şenbe "gün"
çamaşır < Farsça ca:me "elbise" + şuy "yıkama"
dürbün < Farsça du:r "uzak" + bi:n "görme"
çardak < Farsça çeha:r "dört" + Arapça ta:k "kemer, sütun" vb.

Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu:


Yaygın olarak Küçük Ünlü Uyumu adı ile bilinen bu özellik, Türkçe sözcüklerde ya düz ya da yuvarlak ünlü bulunması durumunu anlatır.


Düz Ünlüler: a, e, ı, i

Yuvarlak Ünlüler: o, ö, u, ü

Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde a, e, ı, i ünlülerinden biri varsa izleyen hecelerde yine bu ünlülerden biri bulunabilir. Eğer ilk hece ünlüsü ü, ö, u, o ünlülerinden biriyse, diğer hecelerde ü, e, u, a ünlülerinden biri bulunabilir.

Türkçe Sözcüklerde Uyumun Bozulması


Düzlük-yuvarlaklık uyumu Türkçe sözcükler için ayırıcı bir özellik olmakla birlikte, çeşitli nedenlerle bu uyumun dışında kalmış sözcükler de vardır:

1. İçinde, dudak ünsüzleri dediğimiz b, p, m, v bulunan Türkçe sözcüklerde, a ünlüsünden sonra eski u ünlüsü korunmuştur:


tavuk
yağmur
tapu
kavur
savur
avuç
avun-
çamur
kagun
yavru vb.

2. Düz ünlülü sözcüklere eklenen şimdiki zaman eki -(I)yor da doğal olarak düzlük-yuvarlaklık uyumunu bozar:

gel-iyor
bak-ıyor vb.

Türkçedeki ödünç sözcüklerin bir bölümü eskilikleri ölçüsünde Türkçenin bu yasasına uyum sağlamış, Türkçeleşmişlerdir:

(atlı) karınca < İtalyanca carrozza "araba"
zeytin < Arapça zeytu:n
müdür < Arapça müdi:r vb.

Ünlülerin Sıfırla Nöbetleşmeleri


Eklenme sırasında bir ünlünün kaybolması durumunu düşme değil, sıfırla nöbetleşme olarak adlandırıyoruz. Çünkü sözkonusu ünlü, sözcük yalın durumdayken kendini korumaktadır. Örneğin; ağız fakat ağz-ım gibi.


Bu tip nöbetleşme olaylarının bir bölümü yazıya yansımış olsa da büyük bir bölümü şimdilik sadece konuşma dilinde görülür. Hiç bir dilde yazı konuşmayı tümüyle yansıtamaz. Bugün Türkçede konuşma ve yazının pek çok dile göre birbirine çok yakın olmasının nedeni Latin kökenli Türk alfabesine geçişin yeni olmasıdır. Yine de geçen süre içinde konuşma dili yazıdan biraz uzaklaşmıştır. Oluşan farklılıkların bir bölümü zamanla yazıyı etkilese bile çoğu konuşma düzeyinde kalmıştır. Bunları bilmek ve yazıya yansıtmamak gerekir. Aşağıda bunlar sırasıyla verilmiştir:

İlk hecesi açık, ikinci hecesi kapalı ve ı, i, u, ü ünlülerinden biriyle kurulmuş olan iki heceli Türkçe sözcüklerin ikinci hecesinde bulunan ünlüler, sözcük ünlü ile başlayan bir ek aldığında sıfırla nöbetleşir:

ağız > ağz-ım, alın > aln-ı, geniz > genz-im, karın > karn-ın, uğur > uğr-u, kayın > kayn-ın, gönül > gönl-ü, omnz > omz-u, burun > burn-u, beyin > beyn-i vb.

Bu özellik yazı dili için de geçerlidir ve bu sözcüklerin ek almış biçimlerinin böyle yazılması gerekir.


Türkçeye başka dillerden girmiş olan tek heceli ve sonunda iki ünsüz bulunan sözcükler, konuşma ve yazı dilimizde iki heceli olmuştur:

ism > isim, film > filim, devr > devir gibi.

Bu tip sözcükler ünlü ile başlayan bir ek aldıklannda eski biçimlerine dönerler:

isim > ism-e, filim > film-e, devir > devr-in, kayıp > kayb-ım, emir > emr-e, ömür > ömr- ün, sabır > sabr-a vb.

Bu özellik hem konuşma hem de yazı dilimiz için geçerlidir.

İkinci hecesi y, v, ğ ünsüzleriyle başlayan ve r ünsüzüyle biten iki heceli Türkçe eylem gövdeleri ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında, ikinci hece ünlüleri sıfırla nöbetleşir:


kavur- > kavr-ul-,
savur- > savr-uk,
ayır- > ayr-ıl-,
kavuş- > kavş-ak (fakat! kavuş- uruz, kavuş-unca vb.)
çevir- > çevr-il-,
evir- > evr-im,
devir- > devr-im,
doyur- > doyr-ul-,
sıyır- > sıyr-ıl-,
kayır- > kayr-ıl-,
yoğur- > yoğr-ul-,
bağır- > bağr-ış-,
çağır- > çağr-ış-,
eğir- > eğr-il-,
böğür- > böğr-üş-,
yayıl- > yayl-ım vb.

Bu tipte olmayan bazı sözcüklerde de aynı özellik görülür:

bükül- > bükl-üm, yanıl- > yanl-ış, uyu- > uy-ku vb.

Bu özellik de yazı dilimize yansımıştır

bura, şura, ora, nere sözcüklerinin son ünlüleri -da,-de, -dan, -den eklerinden önce sıfırla nöbetleşirler:


burda, burdan, şurda, şurdan, orda, ordan, nerde, nerden

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır. Yani bu sözcükleri yazarken burada, buradan, şurada, şuradan, orada, oradan, nerede, nereden biçimlerinde yazmak gerekir.

Şu üç sözcüğün son ünlüsü, addan eylem yapan -la, -le ekinden önce sıfırla nöbetleşir:

yumurta > yumurt-la
ileri > ilerle
içeri > içerle

Sözcüklerin bu biçimde yazılması gerekir.

3.4.3.6. -arı, -eri eki almış belirteçlerin son ünlüsü, -da, -de, -dan, -den eklerinden önce sıfırla nöbetleşirler:

yukarı > yukarda, ileri > ilerde, içeri > içerde, dışarı > dışarda

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır. Yani bu sözcükleri yazarken yukarıda, ileride, içeride, dışarıda biçimlerinde yazmak gerekir.

y Ünsüzü Etkisiyle Ünlülerde Daralma

y ünsüzünün daraltıcı etkisi nedeniyle, eklenme sırasında bu ünsüzden önce bulunan geniş ünlülerde daralma oluşur.


*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır.

Örneğin:

başla- > başlıyan
iste- > istiyen
bekle- > bekli-yerek
iste- > isti-yerek
ağla- > ağlıya
bekle- > bekliye
başla- > başlıyın
iste- > istiyin
ara- > arıyıp
tara- > tarıyıp
bura > burıya
şura > şurıya
nere > neriye
araba > arabıya
çeşme > çeşmiye
koru- > korıya
yürü- > yüriye
çürü- > çüriyen
yürü- > yüriyen
yapma- > yapmıyor
gelme- > gelmiyor

Gelecek Zaman Ekinde Ünlü Daralması

-acak/-ecek eki ünlü ile biten eylemlere eklendiğinde bu ekin son ünlüsü daralır:

yap-ıcak
ed-icek
gör-icek
sev-icek vb.

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır.


Hece Binişmesi

Türkçede yaygın olarak, Farsça hane sözcüğüyle oluşturulmuş birleşiklerde görülür:

hastahane > hasta:ne
pastahane > pasta:ne
postahane > posta:ne
eczahane > ecza:ne

*Bu özellik konuşma diline aittir ve yazıya yansıtılmamalıdır.

Türkçede eslâ ve yazıya yansımış hece binişmesi örnekleri de çoktur:

ne için > niçin
ne asıl > nasıl
ne asıl ise > nasılsa
o ise > oysa
o ile > öyle
o ile ise > öyleyse
bu ile ise > böyleyse
güllü aş > güllaç
sütlü aş > sütlaç
kahve altı > kahvaltı
pazar ertesi > pazartesi
cuma ertesi > cumartesi
hanım nine > haminne vb.

Büzülme

Türkçede eklenme sırasında çeşitli durumlarda büzülmeler oluşur. Konuşma diline ait olan bu özellik yazıya yansıtılmamalıdır.

Örneğin;

Ünlü ile biten eylemlere gelecek zaman eki eklendiğinde:

başlayacak > başli:cak
yaşayacak>yaşi:cak
bekleyecek > bekli:cek
çürüyecek > çüri:cek vb.

Gelecek zaman ekinin kişi eki almış biçimlerinde farklı büzülmeler ortaya çıkabilir:

yapacağım > yapıci:m, yapıca:m
edeceğim > edici:m, edice:m
arayacağım > ari:ci:m, ari: ca:m
korkmayacağız > korkmi:ci:z, korkmi:ca:z vb.

Kısalma ve Uzama

Türkçe sözcüklerde uzun ünlü olmadığı belirtilmişti. Bkz. 3.3.2.Yazı Dilindeki Ödünç Sözcüklerde Bulunan Uzun Ünlüler.

Alınma sözcüklerdeki uzun ünlüler çoğunlukla korunmakla birlikte (bkz. UZUNLUK ve KISALIKLA İLGİLİ YANLIŞLAR) bu ünlülerin bir bölümü Türkçeye uyum sağl ak kısalmıştır. Sözcük yalın haldeyken kısa söylenen bu ünlüler, eklenmeyle bir açık hece ünlüsü haline gelince eski uzunlukları yeniden ortaya çıkar.

Bu tip sözcüklerin söylenişine dikkat etmek gerekir:

hukuk > huku:ku
vücut > vücu:du
hesap > hesa:bı
cevap > ceva:bı
delil > deli:li
hal > ha:l-i
yar > ya:r-i
tamam > tama:m-ı
edebiyat > edebiya:-t-ı
hayat > haya:t-ı
hesap > hesa:b-ı
murat > mura:d-ı
mevzuat > mevzua:t-ı
mevcut > mevcu:d-u
taç > ta:c-ı
ahlak > ahla:k-ı vb.


Ünsüz Fonemler - Yazı Diline Ait Ünsüzler

Yazı dilimizde 21 ünsüz vardır. Bu ünsüzler çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılmakla birlikte en yaygın sınıflandırma ötümlülük-ötümsüzlük (sertlik-yumuşaklık) ölçütüne göre yapılandır. Buna göre:

Ötümsüz Ünsüzler: ç, f, h, k, p, s, ş, t
Ötümlü Ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, 1, m, n, r, v, y, z


Ünsüz Fonemler - Anadolu Ağızlarına Ait Ünsüzler

Anadolu ağızlarında yazı dilimizde bulunmayan pek çok ünsüz fonem vardır. Eğitim düzeyine bağlı olarak bunların kullanımı azalsa bile, bir söyleyiş kusuru olarak her zaman duyulabilmektedir. Standart söyleyiş dışında kalan bu ünsüzlerin en yaygın olanları n yerine kullanılan geniz n'si, artdamaksıl (kalın) k yerine kullanılan artdamaksıl (kalın) g ve bir gırtlak sesi olan h'dır.

Geniz n'si Eski Türkçede bir fonem olarak bulunmakla birlikte bugün yazı dilimizde anlam ayıncı bir öğe değildir. deniz, geldin, sana, evine vb sözcüklerde duyduğumuz genizden gelen bu n sesi bir söyleyiş kusurudur.

Yine kal-, karşı, kazan, kırmızı gibi sözcükleri gal-, garşı, gazan, gırmızı biçiminde, bak-, sakla-, ak- gibi sözcükleri de bah-, sahla-, ah- biçiminde söylemek ağızlara özgüdür ve söyleyiş kusurudur.


Ünsüz Fonemler - Yabancı Sözcüklere Özgü Ünsüzler

Türkçede alınma sözcüklerde görülen öndamaksıl (ince) k ve 1 ünsüzleri hem yazıda hem söyleyişte büyük sorunlara neden olmaktadır.

Türkçe sözcüklerde k ünsüzünün niteliğini (artdamaksıl veya öndamaksıl oluşunu) komşu ünlüler belirler. Yani kazan sözcüğünde a'dan ötürü k artdamaksıl, küçük sözcüğünde ü'den ötürü k öndamaksıldır. Ancak alınma sözcüklerde a ve u ünlüleri komşuluğunda öndamaksıl bir k sesi vardır ve bu ses söz sonunda olduğunda ön ünlülü ek almasıyla ayrılır: Yine ödünç sözcüklerde normal l ünsüzünden ayrı bir öndamaksıl (ince) I ünsüzü vardır ve bu ünsüz de yine eklenmede diğer I ünsüzünden ayrılır:

helak > helak-in
idrak > idrak-e
iştirak > iştirak-çi
rol > rol-ü
gol > gol-ü
hal > hal-i
infilak-ten
ihmal-ci
meşgul-sünüz
lokal-de

Bu ünsüzler söz içinde ve söz başında da görülür:

hikaye
kağıt
mekan
z mahkum
billur
sulh
kelam ilaç vb.

Bu sözcüklerde k ve I seslerinin farklı niteliğini ortaya koymak için izleyen ünlünün üzerine şapka konulmaktadır. Ancak bu durumda iki sonun ortaya çıkıyor. Şapka işareti alınma sözcüklerdeki uzun ünlüleri göstermek için de kullanılmaktadır. Yani işarete iki ayrı görev yüklenmiştir ve karışıklığa neden olmaktadır. Ayrıca ünsüzlere ait olan bir özelliği göstermek için ünlülerin üzerine işaret konulması da savunulabilir bir yöntem değildir.


Ünsüz Fonemler - Ünsüzlerle İlgili Özellikler

Ünsüz Uyumu

Yukarıda ünsüz fonemlerin ötümlülük ötümsüzlük açısından ikiye ayrıldığına değinilmişti. Ünsüz uyumu, ötümlülük-ötümsüzlük benzeşmesidir. Yani bir sözcük ötümsüz ünsüzle bitiyorsa ötümsüz ünsüzle başlayan bir ek alır; ötümlü ünsüzle bitiyorsa ötümlü ünsüzle başlayan bir ek alır:

iş > iş-çi
kes- > kes-ti
üç > üç-te
kök > kök-ten
nazar > nazar-dan
dil > dil-de vb.

Türkçenin bu özelliğinin de zaman zaman dikkate alınmadığı, işci, kesdi, üçde vb yanlış söyleyiş ve yazılışların ortaya çıktığı görülmektedir.

Ötümlüleşme-Ötümsüzleşme

Ünsüzlerin yumuşaması-sertleşmesi olarak bilinen bu olay, Türkçede çok boyutlu ve zaman zaman kuraldışı gelişmelerle doludur. Burada bu ses olayının tüm boyutları değil, kullanıma en çok yansıyan, en çok hata yapılan yönleri incelenerek bir özetleme yapılacaktır:

Türkçe Sözcüklerde:

*Eğer sözcük tek heceliyse ve p, ç, t, k ünsüzlerinden biri ile bitiyorsa, ünlü ile başlayan bir ekten önce iki ayrı gelişme ortaya çıkar:

Sözcüğün ünlüsü Türkçenin eski dönemlerinde uzun ise, bu durumda p, ç, t, k ünsüzleri ötümlüleşerek sırasıyla b, c, d, ğ ünsüzlerine değişir.

gök > göğ-e
çok > çoğ-u
but > bud-u
kurt > kurd-u
uç > uc-u
güç > güc-ü
kap > kab-ı vb.

Sözcüğün ünlüsü Türkçenin eski dönemlerinde kısa ise, bu durumda p, ç, t, k ünsüzleri korunur:

at > at-a
bat- > bat-ı
saç > saç-ı
ip > ip-i
ok > ok-u
yük > yük-e vb.

*Bu durumun istisnaları da vardır. Örneğin eski yut- eyleminin eski bir türevi olan yud-um'da t ünsüzünün ötümlüleşmesine karşın bugün bir ünlüden önce bu sözcüğün t'si konmuyor:

yut-ar
yut-acak vb.

*süt sözcüğü bugün yaygın söyleyiş ve imlada süt-ü, süt-e biçiminde eklenirken, eskiden uzun ünlülü olduğu için süd-ü biçimi de görülebiliyor. *Çok heceli Türkçe sözcükler için kural daha basittir. Bunların sonunda yer alan ç, t, k ünsüzleri, ünlü ile başlayan bir ekten önce ötümlüleşir:

ağaç > ağac-ı
yamaç > yamac-ı
ufak > ufağ-ı
kulak > kulağ-ı
kanat > kanad-ı
geçit > geçid-i

*Yeni türevlerde t sesi ile ilgili olarak Türkçenin bu eski ses yasasının çok iyi işlemediği görülüyor:

konut-u
taşıt-ı
yakıt-ı vb.

*yanıt sözcüğü çok eski olmakla birlikte, dil devriminden sonra canlandınldığı için yeni türevler gibi ötümlüleşme kuralının dışında kalmıştır: yanıt-ı.

Alınma Sözcüklerde


Alınma sözcüklerde durum daha karmaşıktır.

*Türkçede söz sonunda ötümlü b, c, d, g ünsüzleri bulunmadığı için (sac "üzerinde hamur pişirilen alet", yad "yabancı", ad sözcükleri dışında!) alınma sözcükler de büyük ölçüde bu kurala uyarlar.

Arapça kitab > Türkçe kitap
Arapça hesab > Türkçe hesap
Farsça ceng > Türkçe cenk
Farsça reng > Türkçe renk
Fransızca methode > Türkçe metot
Fransızca etude > Türkçe etüt vb.

*Ancak bu sözcükler ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında ötümlülük yeniden ortaya çıkar:

kitap > kitab-ı
hesap > hesab-ı
cenk > ceng-i
renk > reng-i
metot > metod-u
etüt > etüd-ü

*Bazı sözcüklerde Türkçeleşme ileri ölçüde olduğundan, ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında, söz sonundaki ötümsüz ünsüz eski ötümlülüğüne dönmez:

Arapça şabb > Türkçe şap, şap-ı
Farsça seped > Türkçe sepet, sepet-i
Fransızca tube > Türkçe tüp, tüp-ü

*Az sayıda Arapça, Farsça sözcükte, söz sonundaki ötümlü ünsüzler korunmuştur:

ab "su"
hac
had

*Batı kökenli, çok heceli sözcüklerin sonundaki g ünsüzü Türkçede yalın durumdayken genellikle korunur, ünlü ile başlayan bir ekten önce sızıcılaşarak ğ'ye döner:

diyalog > diyaloğ-u
fizyolog > fizyoloğ-u
antropolog > antropoloğ-a vb.

*Fransızca ve İngilizce kökenli sözcüklerin sonundaki b ve d ünsüzleri ise, sözcük yalın durumdayken ötümsüzleşir, ünlü ile başlayan bir ek alınca eski durumuna döner:

Fransızca bande > Türkçe bant, band-ı
Fransızca acide > Türkçe asit, asid-i vb.

*Sonu ötümsüz ünsüzle biten alınma sözcüklerde kural daha basittir. Bunlar Türkçede ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında ötümlü ünsüzleri büyük bir çoğunlukla korunur:

hukuk > hukuk-un
evrak > evrak-ın
kaset > kaset-in
şut > şut-un
tip > tip-in vb.

*Az sayıda alınma sözcükte Türkçenin eklenme ile ilgili ses yasası işler ve ötümsüz ünsüzler ötümlüleşir:

sokak > sokağ-ı
kontak > kontağ-ı
teknik > tekniğ-i
grip > grib-i
grup > grub-u
elektrik > elektriğ-i vb.

Ünsüz Türemesi

Ünsüz türemesi olayını, sözcükte ve eklenmede olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

Sözcükte ortaya çıkan ünsüz türemesi olaylarının bir bölümü zaten yazı diline girmiştir ve sözcük bu biçimiyle sözlüğe girdiği için söyleyiş ve yazıda sorun çıkmaz:

ur- > vur-
örküç > hörküç
tuç > tunç
aveng > hevenk vb.

*Bir kısım sözcükte ise değişim yalnız ağızlarda gerçekleşmiştir ve yazıya yansıtmamak gerekir:

is > his
kılıç > kılınç
tüfek > tüfenk
fişek > fişenk
elbet > helbet vb.

Batıdan gelen yeni ödünç sözcüklerde y türemesi konusunda
(piano > piyano, dialog > diyalog vb.) bkz. İMLA.

t Türemesi

Ünlü ile biten bazı Arapça ödünç sözcükler -en Arapça belirteç ekini aldıklarında arada bir t sesi türer:

cümle-t-en
madde-t-en
ilave-t-en
idare-t-en

v Türemesi

Yine ünlü ile biten Arapça ödünç sözcüklere nispet i'si eklendiğinde arada bir v ünsüzü türer:

aile > aile-v-i
sene > sene-v-i vb.

y Türemesi

Türkçede en yaygın ünsüz türemesi eklenme sırasında yanyana gelen iki ünlünün arasında türeyen y yardımcı ünsüzüdür.

*Yaygın olarak kaynaştırma ünsüzü denilen bu ses Türkçenin tek yardımcı ünsüzüdür ve yanlış olarak yardımcı ünsüz olarak adlandırılan ş, n, s seslerinin farklı açıklamaları vardır:

*ş ünsüzü sadece ünlü ile biten sayı adlarına -ar,-er üleştirnıe eki geldiğinde ortaya çıkar:

iki-ş-er
yedi-ş-er vb.

Burada ş'nin yardımcı ses olduğu sanılıyor. Gerçekte ş sesi beşer sözcüğünün yarılış çözümlenmesi sonucu (yani beş-er yerine be-şer) ortaya çıkmış ve ünlü ile biten diğer sayılara da eklenmiştir. Kurallı biçimlerin iki-y-er, yedi-y-er vb. olması gerekirdi.

*n ünsüzü çeşitli durumlarda bir yardımcı ses gibi görünüyor:

bu-n-a, o-n-dan, ev-i-n-i, kendi-n-e, anne-n-in vb.

Bu örneklerde de yardımcı ses olarak y'nin kullanılması beklenirdi. Ayrıca o-n-dan, tepe-si-n-de gibi örneklerde zaten bir yardımcı sese gerek de yoktur. Buralarda görülen n sesi Türkçenin en eski dönemlerine ait bir zamirin kalıntısıdır.

*Benzer olarak s ünsüzü de çok eski dönemlere ait bir zamirin kalıntısıdır ve bugün sadece ünlü ile biten adlara eklenen tekil üçüncG kişi iyelik ekinden önce görülür:

masa-s-ı
yazı-s-ı vb.

Ünsüz İkizleşmesi

Türkçe Sözcüklerde

Türkçe sözcüklerde, kök ve gövdede ikiz ünsüzlere çok rastlanmaz. yassı, ıssız, anne, belli, elli, ıssız gibi sayılı bir kaç sözcükte görülür ve zaten yazı dilinde bu biçimleriyle yer alırlar.

*Yalnız ağızlarda görülen yeddi, sekkiz, dokkuz, eşşek, aşşağı gibi ikizleşmeleri ise yazıya yansıtmamak gerekir.

Alınma Sözcüklerde

Alınma sözcüklerde ikiz ünsüzler çok ve çeşitlidir. İkiz ünsüzle biten çok sayıda Arapça sözcük Türkçede yalın durumda tek ünsüzle söylenir ve yazılır. Ancak sözcük ünlü ile başlayan bir ek alınca ikiz ünsüz yeniden ortaya çıkar:

sırr > sır, sırr-a
redd > ret, redd-i
hiss > his, hiss-i
hacc > hac, hacc-a
afv > af > aff-a
hall > hal, hallet-
fenn > fenn-i
hat > hat, hatt-ı
had > had, hadd-i
mühimm > mühim, mühimmat vb.

*zücaciye, cüzam, Zelanda sözcüklerinin züccaciye, cüzzam, Zellanda gibi ikiz ünsüzlü biçimde söylenmesi ve yazılması yanlıştır.

*Yine alerji, koleksiyon, entelektüel, kolektif gibi batı kökenli sözcüklerin allerji, kolleksiyon, entellektüel, kollektif biçiminde ikiz ünsüzlü olarak söylenrrıesi yanlıştır.

Göçüşme

Bir sözcükte iki ünsüzün yer değiştirmesi olayıdır. Bazı örnekler yazı dilimize girmiştir:

Farsça çahar yek > Türkçe çer yek > çeyrek
Yunanca boreas > Türkçe poyraz
Edrine > Edirne

Diğer örnekler büyük çoğunlukla yalnız konuşma diline aittir. Bunlardan en yaygın olanları yalnız ve yanlış sözcükleridir. Bu sözcüklerin sık sık yanlız ve yanlış biçimlerinde yanlış söylendiği ve yazıldığı görülüyor.

Konuşma diline ait diğer yaygın göçüşme örneklerinin bir bölümü şunlardır:



Doğru Yanlış
ekşi eşki
köprü körpü
perhiz pehriz
memleket melmeket
sarımsak sarmısak
bayram baryam
kibrit kirbit
yaprak yarpak
gömlek gölmek
Meryem Meyrem
kirpik kiprik
lanet nalet
öğren- örgen-
satranç santraç

alıntı:dilimiz.gen.tr

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.